Kaos ve Belirsizlikle Karşılaştığımızda Kendimizi ve Başkalarını Nasıl Yakınlaştırabiliriz?
Tüm insanlar yaratıcı, becerikli ve bütündür. Ancak bazen kaos ve belirsizlik içinde kendimizden ve başkalarından kopabiliriz. Bu web seminerinde, deneyiminize güvenme ve yardım isteme cesaretine sahip olmanın, becerikliliğinizi ve yaratıcılığınızı nasıl serbest bırakacağını keşfedeceksiniz.
Konuşmacılar: Sami Bugay – Dr Martin Egan
Tarih: October 2nd, 11.00-12.00
#Evdekalan İTÜ’lülere Mezundan Gelişim Sohbetleri:İçimizdeki Dinginliği Koruyabilmek
COVID19 O ile birlikte hiç beklemediğimiz bir dönüşüm sürecine hep birlikte girdik hatta girmek zorunda kaldık, ve en endişe verici olanı da galiba bu sadece bir başlangıç… sürecin finansal etkilerini henüz görmedik, gelebilecek ikinci dalga ise zaten önümüzde bizi bekleyen zor zorlayıcı koşulları daha da sertleştirecek gibi duruyor.
“Türbülanslı Zamanlarda İçimizdeki Dinginliği Koruyabilmek” webinarımızda bu ve benzeri durumlarla nasıl başa çıkabiliriz sorusunun yanıtlarını özetlemeye çalıştık.
Beraber BİRLİKTE olmak
Uluslarası gönüllü çalışma grubumuz ile Sağlık Çalışanlarını desteklemek için hazırladığımız, onların geçirdikleri bu vefakâr süreçteki zorluklarını daha kolay yönetmelerini sağlayan sistemik bir akışı sizlerle paylaşıp yaymanızı rica ediyoruz. İlgili dosyayı aşağıdaki bağlantıdan indirebilir ve çevrenize yollayabilirsiniz.
#evdekal #destekverorg
Sami Bugay
Kurumlarda Bıkkınlık – Milliyet Gazetesi
Kurumların değişime diren-mesinin çeşitli nedenleri vardır. Aşağıda, bu direncin temel nedenlerini ve yaygınlığını görüyoruz.
- Yüzde 80 oranında değişime karşı direnç,
- Yüzde 70 oranında baştaki kişinin değişime hazır olmaması,
- Yüzde 60 oranında gerçekçi olmayan beklentiler,
- Yüzde 55 oranında değişim projesinin yeterli olmaması,
- Yüzde 45 oranında değişim gerekçelerinin yeterince anlatılmaması,
- Yüzde 42 oranında değişimin mükemmel tasarlanmamış olması,
- Yüzde 40 oranında belirsizliklerin giderilmemiş olması,
- Yüzde 35 oranında yetersiz yazılım desteği.
Kurum kültürü nedir?
Bir kurumda işlerin yapılış tarzı, içeride ve dışarıdaki problemlerin çözüm becerisi ile hedeflere ulaşma ve strateji oluşturmadaki işbirliği, o kurumun kültürünü oluşturur.
Bir kurumdaki düzensizlik ve tesirsizlik eğilimine “Kültürel Yetersizlik (Cultural Entropy)” denilmektedir. Etkinliğin azalması ve boş yere enerji tüketilmesi bu eğilim nedeniyle oluşur. Takım içi çekişmeler ve bıkkınlık(tükenmişlik) kendini gösterir. Doğal olarak, bu çeşit bıkkınlıkların genel ekonomik ve siyasi durumlardan etkileniyor olması da olasıdır. “Cultural Entropy” ölçülebilirdir ve gerek çalışan aidiyetine, gerekse ciro artışına önemli etki sağlar. “Cultural Entropy”nin düşük seviyeleri, daha iyi sayılır.
Yapılan hesaplamalara göre, kültürel yetersizliğin yüzde 10’un altına düşmesi, 3 yıl içinde kurum gelirlerinde yüzde 32.87 oranında artış sağlar. Kültürel yetersizliğin yüzde 29’un üstüne çıkması ise, gelir artışını, aynı sürede yüzde 11.07 seviyelerine düşürür.
Yetersizlik çalışması
Ülkemizde kurumlardaki kültürel yetersizlik konusunda en sonuç odaklı çalışmaları “KA Danışmanlık” yapıyor. Önce eksiklikler saptanıyor, ihtiyaç analizi yapılıyor; sonra kurumun nereden nereye gitmek istediği planlanıyor. Daha sonra bir kurum içi iletişim planı oluşturuluyor ve bu konuda lider koçluğu, takım koçluğu, gelişim dizaynı gibi birçok aksiyonun alınması sağlanıyor.
Bir kurumdaki düzensizlik, kopukluk ve etkisizliğin tam olarak azaltılması ve bu konudaki problemlerin çözülmesi, 3 ila 7 yıl sürdürebiliyor. Bu dönemde, hem çalışanların moralinin yükselmesi hem de kârlılığın artması, görülür ve ölçülebilir, bir sonuç yaratıyor.
Çalışma sırasında sadece objektif tedbirlerin alınması değil, psikolojik ve enerji güçlendirici tedbirlere de başvuruluyor. Kurumdaki iletişimsizlik ve etkisizlik azaldıkça, konulan sermaye karşısındaki gelir de süratle yükseliyor. Yapılan araştırmalarda, bu konuda alınan tedbirler sayesinde, kurum hisse fiyatlarının da, süratle yükseldiği gözlemlenmiş bulunuyor.Kurumlarda Bıkkınlık / Yaman Törüner, Milliyet, 18.03.2019http://m.milliyet.com.tr/yazarlar/yaman-toruner/kurumlarda-bikkinlik-2844102/
Mentorluk Programı Sürüyor: Geleceği Bugünden Desteklemek – PMI Dergisi Mart 2019
PMI Turkey Chapter, 2012 yılından beri üniversite ve lisansüstü öğrencilerine PMI sertifikalı üyeleri ile gönüllü mentorluk desteği veriyor. 2019-2020 yılında Mentorluk Programı’nın kapsamının genişletilip derinleştirilmesi için çalışmalar sürüyor. Bu çalışmaların ilk adımı, mentorluk yetkinliklerinin artırılması olarak
belirlendi. Bu amaçla 23 Şubat 2019 tarihinde, Ka Danışmanlık Yönetici Direktörü Sn. Sami Bugay Master Certified Coach – ICF, Mentor Coach – ICF, NCC katkılarıyla “Geleceği Bugünden Desteklemek: Mentorluk” konulu eğitim, ING İnovasyon Merkezi’nde gerçekleşti.
Katılımcıların hepsinin geçmiş dönem mentorları ve gelecek dönem mentor adayları olduğu bu eğitim, karlı bir İstanbul haftasonu olmasına rağmen uzak bölgelerden ve şehir dışından gelen katılımcılardan da yoğun bir ilgi gördü.
Eğitim boyunca Sn. Sami Bugay mentorluğun gerektirdiği yetkinlikler ile ilgili çok değerli bilgiler paylaştı. Gerek mentorluk gerekse takım iletişiminde sonuçları etkileyen davranış, düşünce ve duyguların önemi ile sınırlayan inanç ve değerler üzerine, mentorların kendi farkındalıklarını da içeren önemli paylaşımlar
vardı. Zaman zaman derin düşünülen zaman zaman kahkahalarla gülünülen eğitimin etkileşimli olması ayrı bir değer yarattı. Mentorluk süreci eğitimi, süreç ve görüşmelerin yapılandırılması ile ilgili pratik önerilerle sona erdi.
Değerli paylaşımları için Sn. Sami Bugay ve Ka Danışmanlık’a, mekan ve verdikleri güleryüzlü destek için ING Inovasyon Merkezi’ne, eğitimdeki paylaşımcı katılımları için mentorlarımıza çok teşekkür ederiz.
İTÜMD Yeni Mentorluk Programı 2018-2020
İTÜ Mezunlan Derneği tarafından İTÜ’lü öğrencilerin, hem öğrenim hem de iş yaşamına hazırlık ve kariyer yol haritalarını belirleme süreçlerini desteklemek amacıyla hayata geçirilen Mentorluk Programı’nın yeni dönemi için hazırlıklar tamamlandı. Yeni dönem öncesinde mentorlar ve menteelerle süreç içinde optimizasyonu, etkinliği ve performansı artırabilmek hedefiyle atölye çalışmaları gerçekleştiren KA Danışmanlık Kurucusu ve Yönetici Direktörü Sami Bugay ile program ve mentorluk hakkındaki detayları konuştuk.
Bu yıl Mentorluk Programı’na yeni bir soluk getirdiniz. Neler yaptınız, yeniliklerden bahsedebilir misiniz?
İTÜ Mentorluk Programı çok güzel bir altyapıyla başlamış. Süreç içinde programa katılanlar ve ayrılanlar olmuş. Programın en başında mentorluğa yönelik bir eğitim verilmiş ama yıllar içinde bu tazelenmemiş. Gelinen noktada bir standart altyapı yoktu. Mentorluk, bir alanda deneyimi olan kişilerin, gönüllü olarak bu deneyimlerini, bilgi ve tecrübelerini karşısındakinin başarısını desteklemek üzere aktarması ve yürüdüğü süreç içinde de yol gösteriyor olmasıdır. Biz bu sene bunu kapsam olarak İTÜ Mezunları Derneği’nde biraz daha genişlettik. Bir kişiye bir alanda mentorluk yaparken, onun gitmek istediği yönle ilgili de bir hizalanmaya ihtiyacınız var. Kişi neden o alanı istiyor? Onu orada çeken ne var? Buradaki davranış değişikliğini nasıl gerçekleştirebilir? Bu alanda başarılı olabilmesi için perspektifinde ya da algısında neyi dönüştürmeye ihtiyacı var? Bu sorularla derinleşmeye başladığımız zaman işin içine koçluk yetkinlikleri de giriyor. Bu programın içinde bu alanlarda da derinleşme şansına sahip olduk.
Tabii bunun sonu yok. Mentorluk eğitimlerini verdik, bu iş bitti diyemeyiz. Bu yüzden önümüzdeki sene bu programın devamında, bu eğitimi almış olan arkadaşlarla bilgilerini biraz daha parlatmak, daha derinleştirmek ve yeni gelecek olanlara da bu programla uyumlu
olmalarını sağlamak için tekrardan, sıfırdan bir eğitim açmak anlamlı olacaktır.
Mentorluk Programı için İTÜ Mezunları Derneği’yle iş birliğiniz nasıl gerçekleşti?
Ben 2016-2018 yılları arasında Türkiye’deki Uluslararası Koçluk Federasyonluğu’nun başkanlığını yaptım. International Koç Federation (ICF), dünyada 140’tan fazla ülkede 33 binden fazla üyesi olan ve 30 yıldır koçluk üzerine standartları belirleyen, koçluk adına dünyadaki en büyük organizasyon. İTÜ yönetim kurulundan Erdem Türkkal bir gün beni aradı ve böyle bir programa başlayacağız, bir İTÜ’lü olarak gelip fikirlerini paylaşır mısın dedi. Sonra İTÜ Mezunları Derneği Başkanı Veli Tan Kirtiş’le konuştuk. KA Eğitim Danışmanlığı olarak destek vereceğimizi ifade ettik. Programa neleri koyacağımızı, nasıl en iyi şekilde zamanı kullanarak aktarabileceğimizi çalıştık ve nisan ayında başladık. İTÜ’deki programın tamamını ben verdim.
Programın hedefi ne?
Bu programın hedefi İTÜ içinde verilen mentorluk servisini homojen standart bir yapı haline getirmek, mentorluk veren herkesin bu süreçten geçmesini sağlamak, kişilerin ellerine sadece konuyu denetlemek ve aktarmak haricinde kullanabilecekleri araçlar vermek. Mentee tarafında ise mentorluğu neden almak istediklerini
düşündürmek. Bu süreci hem gönüllü olarak verecek kişiyi hem de alacak kişiyi bir beklenti perspektifinde hizalamak ve kişilerin kendi tecrübelerini, bilgeliklerini bir metodolojiyle birlikte vermelerini gerçekleştirmek. Yaptığım işte çok yetkili olabilirim ancak bu bilgiyi size nasıl aktaracağımı, sizin beklentilerinizde bendeki kaynakları nasıl hizalandırabileceğimi bilmiyorsam, o zaman size faydam ne kadar istesem de çok düşük seviyede kalır. Bu süreçte hem servisi veren hem de servisi alan kişiler adına optimizasyonu, etkinliği ve performansı artırabilmeyi hedefledik.
Atölye çalışmaları nerede gerçekleşti? Şu ana kadar kaç tane mentora eğitim verdiniz?
İTÜ Mezunları Derneği’nin büyük toplantı odasında yaptık. Her program üç buçuk saat sürdü. 200’e yakın mentorla çalıştık. Şu ana kadar 14 tane sınıf yaptık.
Atölye çalışmasında neler yapıyorsunuz?
Uygulamaya yönelik olarak çalışıyoruz. Mentorlar, menteelerin hedefleri doğrultusunda onlara anlamlı bir destek verebilirler. Mentorluk yaparken karşımızdaki kişinin neye değer verdiğini, onun için nelerin önemli olduğunu, dünya görüşünün ne olduğunu, hangi perspektiften dünyaya baktığını merak edip, buralardan biraz daha bilgi toplayıp ilerlersek, gitmek istedikleri yolla ilintili daha iyi destek verebiliriz. Karşılıklı bilgi seviyesini ve beklentilerin neler olacağını net olarak ortaya çıkartıyoruz. Bu çok önemli bir şey.
Herkes mentor olabilir mi? Mentorlukta önemli olan ne?
Çok sevdiğim sözlerden bir tanesi var: Bir niyetiniz varsa, bir yol da vardır. Bence mentorlukta almak ve vermek zamanı var. Burada yaptığımız gönüllülük üzerine olan bir proje. Mentorlukta artık biriktirdiklerinizi geri vermeye başladığınız bir alandan bahsediyoruz. Aldıklarınızı geri vermeye niyet ettiğiniz, bilginizi ve bilgeliğinizi paylaşmaya başladığınız yer. Buna niyet ettiyseniz yapabilirsiniz ancak karşınızdakinin iradesini kırmadan bu işi nasıl yapabileceğinizi öğrenmeye ihtiyacınız var. Ben siz değilim. Sizin yetenekleriniz, yetkinlikleriniz, içinde bulunduğunuz sistem, ortam, kontakta olduğunuz kişiler, yetiştirilme tarzınız bugünkü varlığınıza etki eden şeyler. Zihinsel esnemeye ihtiyacınız var mentor olarak. Bunu da en kolay koçluk yetkinliklerinizi ya da bir kişiyi destekleme yetkinliklerinizi o kişi merkezli yapmaya başladığınız andan itibaren yapabilirsiniz.
Yani menteenizin bugünkü dinamiklerinde ne var ve bu sektöre nasıl giriş yapabilir diye bakmaya başladığınız zaman anlamlı bir sonuca gidebilmek mümkün.
Menteelerin beklentileri veya yaşadıkları problemler neler?
En önemli başlıklardan bir tanesi gelen menteenin hangi sebeple mentorluk almak istediğine dair kafasında anlamlı ve geleceğe yönelik çerçeve olmaması. Ben nereye gitmek istiyorum, bu zamanda maksimum faydayı nas alırım, mentorluk programı benim hangi ihtiyacımı karşılasın dediği anda aslında olay çok farklı bir aşamaya gelecek. En çok burada bir gelişim alanı görüyoruz.
Mentor ve mentee eşleşmesinde önemli olan noktalar var mı?
Tabii ki kişinin okuduğu bölümden birisinin ona perspektif vermesi ve bu işi uzun zamandır yapmış olan birisinin mentorluk ediyor olması değerli. Ancak en önemlisi başlı başına mentorluk veriliyor olması; çünkü hepimiz farklı kaynaklardan aynı zamanda çıksak da belli bir perspektifle çıkıyoruz. Farklı bir perspektiften iş dünyasına ait ve geleceğe dair bir şeyleri duyuyor olmak da çok değerli.
2005 yılından bu yana bütün birikiminizi Bütünsel Takım Koçluğu kitabında topladınız. Bu kitaptan biraz bahsedebilir misiniz?
Bütünsel Takım Koçluğu, hem meslektaşları için koçluk yapan profesyoneller hem takım yöneten yöneticiler hem de bir takım üyesi olarak bir takımda var olan kişiler için yazılmış bir kitap.
Bir Türk tarafından yazılan ve Türkiye’de çıkan ilk takım kitabı olma özelliğine sahip, yarısı teori yarısı ise uygulamaya yönelik. Yakın zamanda İngilizce versiyonu Amazon’da satılacak.
SAMİ BUGAY HAKKINDA
İşçi bir ailenin çocuğu olarak İstanbul’da dünyaya gelen Sami Bugay, İTÜ Matematik Mühendisliği lisans öğreniminden sonra İÜ İşletme Fakültesi’nde International Management programını tamamladı. İlk koçluk eğitimine 200A yılında başlayan ve sonrasında altı farklı koçluk okulunun programlarını tamamlayan Bugay, 6 bin saatin üzerinde koçluk deneyimine sahip. KA Danışmanlık’ın Kurucusu ve Yönetici Direktörü olan Bugay’ın çalışma alanları arasında bireyler, kurumsal lider gelişimi, organizasyonlarda üst seviyeye hazırlanan yeni yöneticiler, girişimci yöneticiler, kurumsal ve kişisel değişim bulunuyor. Bugay, 2016-2018 döneminde International Coach Federation Türkiye Başkanı olarak görev yaptı. Bütünsel Takım t Koçluğu kitabını yazdı.