muhendisname_51

İTÜMD Yeni Mentorluk Programı 2018-2020

İTÜ Mezunlan Derneği tarafından İTÜ’lü öğrencilerin, hem öğrenim hem de iş yaşamına hazırlık ve kariyer yol haritalarını belirleme süreçlerini desteklemek amacıyla hayata geçirilen Mentorluk Programı’nın yeni dönemi için hazırlıklar tamamlandı. Yeni dönem öncesinde mentorlar ve menteelerle süreç içinde optimizasyonu, etkinliği ve performansı artırabilmek hedefiyle atölye çalışmaları gerçekleştiren KA Danışmanlık Kurucusu ve Yönetici Direktörü Sami Bugay ile program ve mentorluk hakkındaki detayları konuştuk.

Bu yıl Mentorluk Programı’na yeni bir soluk getirdiniz. Neler yaptınız, yeniliklerden bahsedebilir misiniz?

İTÜ Mentorluk Programı çok güzel bir altyapıyla başlamış. Süreç içinde programa katılanlar ve ayrılanlar olmuş. Programın en başında mentorluğa yönelik bir eğitim verilmiş ama yıllar içinde bu tazelenmemiş. Gelinen noktada bir standart altyapı yoktu. Mentorluk, bir alanda deneyimi olan kişilerin, gönüllü olarak bu deneyimlerini, bilgi ve tecrübelerini karşısındakinin başarısını desteklemek üzere aktarması ve yürüdüğü süreç içinde de yol gösteriyor olmasıdır. Biz bu sene bunu kapsam olarak İTÜ Mezunları Derneği’nde biraz daha genişlettik. Bir kişiye bir alanda mentorluk yaparken, onun gitmek istediği yönle ilgili de bir hizalanmaya ihtiyacınız var. Kişi neden o alanı istiyor? Onu orada çeken ne var? Buradaki davranış değişikliğini nasıl gerçekleştirebilir? Bu alanda başarılı olabilmesi için perspektifinde ya da algısında neyi dönüştürmeye ihtiyacı var? Bu sorularla derinleşmeye başladığımız zaman işin içine koçluk yetkinlikleri de giriyor. Bu programın içinde bu alanlarda da derinleşme şansına sahip olduk.

Tabii bunun sonu yok. Mentorluk eğitimlerini verdik, bu iş bitti diyemeyiz. Bu yüzden önümüzdeki sene bu programın devamında, bu eğitimi almış olan arkadaşlarla bilgilerini biraz daha parlatmak, daha derinleştirmek ve yeni gelecek olanlara da bu programla uyumlu

olmalarını sağlamak için tekrardan, sıfırdan bir eğitim açmak anlamlı olacaktır.

Mentorluk Programı için İTÜ Mezunları Derneği’yle iş birliğiniz nasıl gerçekleşti?

Ben 2016-2018 yılları arasında Türkiye’deki Uluslararası Koçluk Federasyonluğu’nun başkanlığını yaptım. International Koç Federation (ICF), dünyada 140’tan fazla ülkede 33 binden fazla üyesi olan ve 30 yıldır koçluk üzerine standartları belirleyen, koçluk adına dünyadaki en büyük organizasyon. İTÜ yönetim kurulundan Erdem Türkkal bir gün beni aradı ve böyle bir programa başlayacağız, bir İTÜ’lü olarak gelip fikirlerini paylaşır mısın dedi. Sonra İTÜ Mezunları Derneği Başkanı Veli Tan Kirtiş’le konuştuk. KA Eğitim Danışmanlığı olarak destek vereceğimizi ifade ettik. Programa neleri koyacağımızı, nasıl en iyi şekilde zamanı kullanarak aktarabileceğimizi çalıştık ve nisan ayında başladık. İTÜ’deki programın tamamını ben verdim.

Programın hedefi ne?

Bu programın hedefi İTÜ içinde verilen mentorluk servisini homojen standart bir yapı haline getirmek, mentorluk veren herkesin bu süreçten geçmesini sağlamak, kişilerin ellerine sadece konuyu denetlemek ve aktarmak haricinde kullanabilecekleri araçlar vermek. Mentee tarafında ise mentorluğu neden almak istediklerini

düşündürmek. Bu süreci hem gönüllü olarak verecek kişiyi hem de alacak kişiyi bir beklenti perspektifinde hizalamak ve kişilerin kendi tecrübelerini, bilgeliklerini bir metodolojiyle birlikte vermelerini gerçekleştirmek. Yaptığım işte çok yetkili olabilirim ancak bu bilgiyi size nasıl aktaracağımı, sizin beklentilerinizde bendeki kaynakları nasıl hizalandırabileceğimi bilmiyorsam, o zaman size faydam ne kadar istesem de çok düşük seviyede kalır. Bu süreçte hem servisi veren hem de servisi alan kişiler adına optimizasyonu, etkinliği ve performansı artırabilmeyi hedefledik.

Atölye çalışmaları nerede gerçekleşti? Şu ana kadar kaç tane mentora eğitim verdiniz?

İTÜ Mezunları Derneği’nin büyük toplantı odasında yaptık. Her program üç buçuk saat sürdü. 200’e yakın mentorla çalıştık. Şu ana kadar 14 tane sınıf yaptık.

Atölye çalışmasında neler yapıyorsunuz?

Uygulamaya yönelik olarak çalışıyoruz. Mentorlar, menteelerin hedefleri doğrultusunda onlara anlamlı bir destek verebilirler. Mentorluk yaparken karşımızdaki kişinin neye değer verdiğini, onun için nelerin önemli olduğunu, dünya görüşünün ne olduğunu, hangi perspektiften dünyaya baktığını merak edip, buralardan biraz daha bilgi toplayıp ilerlersek, gitmek istedikleri yolla ilintili daha iyi destek verebiliriz. Karşılıklı bilgi seviyesini ve beklentilerin neler olacağını net olarak ortaya çıkartıyoruz. Bu çok önemli bir şey.

Herkes mentor olabilir mi? Mentorlukta önemli olan ne?

Çok sevdiğim sözlerden bir tanesi var: Bir niyetiniz varsa, bir yol da vardır. Bence mentorlukta almak ve vermek zamanı var. Burada yaptığımız gönüllülük üzerine olan bir proje. Mentorlukta artık biriktirdiklerinizi geri vermeye başladığınız bir alandan bahsediyoruz. Aldıklarınızı geri vermeye niyet ettiğiniz, bilginizi ve bilgeliğinizi paylaşmaya başladığınız yer. Buna niyet ettiyseniz yapabilirsiniz ancak karşınızdakinin iradesini kırmadan bu işi nasıl yapabileceğinizi öğrenmeye ihtiyacınız var. Ben siz değilim. Sizin yetenekleriniz, yetkinlikleriniz, içinde bulunduğunuz sistem, ortam, kontakta olduğunuz kişiler, yetiştirilme tarzınız bugünkü varlığınıza etki eden şeyler. Zihinsel esnemeye ihtiyacınız var mentor olarak. Bunu da en kolay koçluk yetkinliklerinizi ya da bir kişiyi destekleme yetkinliklerinizi o kişi merkezli yapmaya başladığınız andan itibaren yapabilirsiniz.

Yani menteenizin bugünkü dinamiklerinde ne var ve bu sektöre nasıl giriş yapabilir diye bakmaya başladığınız zaman anlamlı bir sonuca gidebilmek mümkün.

Menteelerin beklentileri veya yaşadıkları problemler neler?

En önemli başlıklardan bir tanesi gelen menteenin hangi sebeple mentorluk almak istediğine dair kafasında anlamlı ve geleceğe yönelik çerçeve olmaması. Ben nereye gitmek istiyorum, bu zamanda maksimum faydayı nas alırım, mentorluk programı benim hangi ihtiyacımı karşılasın dediği anda aslında olay çok farklı bir aşamaya gelecek. En çok burada bir gelişim alanı görüyoruz.

Mentor ve mentee eşleşmesinde önemli olan noktalar var mı?

Tabii ki kişinin okuduğu bölümden birisinin ona perspektif vermesi ve bu işi uzun zamandır yapmış olan birisinin mentorluk ediyor olması değerli. Ancak en önemlisi başlı başına mentorluk veriliyor olması; çünkü hepimiz farklı kaynaklardan aynı zamanda çıksak da belli bir perspektifle çıkıyoruz. Farklı bir perspektiften iş dünyasına ait ve geleceğe dair bir şeyleri duyuyor olmak da çok değerli.

2005 yılından bu yana bütün birikiminizi Bütünsel Takım Koçluğu kitabında topladınız. Bu kitaptan biraz bahsedebilir misiniz?

Bütünsel Takım Koçluğu, hem meslektaşları için koçluk yapan profesyoneller hem takım yöneten yöneticiler hem de bir takım üyesi olarak bir takımda var olan kişiler için yazılmış bir kitap.

Bir Türk tarafından yazılan ve Türkiye’de çıkan ilk takım kitabı olma özelliğine sahip, yarısı teori yarısı ise uygulamaya yönelik. Yakın zamanda İngilizce versiyonu Amazon’da satılacak.

SAMİ BUGAY HAKKINDA

İşçi bir ailenin çocuğu olarak İstanbul’da dünyaya gelen Sami Bugay, İTÜ Matematik Mühendisliği lisans öğreniminden sonra İÜ İşletme Fakültesi’nde International Management programını tamamladı. İlk koçluk eğitimine 200A yılında başlayan ve sonrasında altı farklı koçluk okulunun programlarını tamamlayan Bugay, 6 bin saatin üzerinde koçluk deneyimine sahip. KA Danışmanlık’ın Kurucusu ve Yönetici Direktörü olan Bugay’ın çalışma alanları arasında bireyler, kurumsal lider gelişimi, organizasyonlarda üst seviyeye hazırlanan yeni yöneticiler, girişimci yöneticiler, kurumsal ve kişisel değişim bulunuyor. Bugay, 2016-2018 döneminde International Coach Federation Türkiye Başkanı olarak görev yaptı. Bütünsel Takım t Koçluğu kitabını yazdı.

blog4-800x347

Kralın Dört Karısı

Bir zamanlar büyük ve güçlü bir ülkeyi yöneten kralın dört eşi varmış. Kral en çok dördüncü eşini severmiş. Eşinin bir dediğini iki etmez, her şeyin en güzelini, en iyisini ona verirmiş.
Kral üçüncü eşini de çok severmiş. Bu güzel eşinin bir gün kendisini terk edeceğinden korktuğu için onu çok kıskanır, üzerine titrermiş.
Kral ikinci eşini de severmiş. Kendisine karşı iyi ve sabırlı olan eşi kralın ne zaman bir derdi olsa onun yanında bulunur, sorununun çözülmesinde ona yardımcı olurmuş.
Kraliçe olan birinci eşiymiş kralın. Onu çok seven, karşılık beklemeden seven, sağlığına ve hükümranlığına en büyük katkıyı sağlayan bu eşi olmasına rağmen kral birinci eşini sevmez, onunla ilgilenmezmiş.
Bir gün kral ölümcül bir hastalığa yakalanmış. Yakında öleceğini anladığı ve öldükten sonra yapayalnız kalmaktan çok korktuğu için eşlerinin hangisinin ölümü kendisiyle paylaşmak isteyebileceğini öğrenmek istemiş.
Kral en çok sevdiği dördüncü eşine ölüm yolculuğunda kendisine eşlik etmek ister mi diye sorduğunda, aldığı yanıt kalbine bıçak gibi saplanmış. Kısık sesle şöyle söylenmiş bu net yanıt “mümkün değil”
“Yaşamım boyunca seni sevdim. Sen benimle birlikte ölmeyi kabul eder misin?” sorusuna üçüncü eşi “hayır, yaşamak çok güzel, sen ölünce, ben yeniden evleneceğim” diye yanıtlamış. Kral bir kez daha yıkılmış.
“Her sorunumda her zaman yanımda olan, bana yardım eden sendin. Bu sorunumda da bana yardımcı olur musun?” talebine karşı ikinci eşinden “bu sorunun için hiçbir şey yapamam, olsa olsa sana mezarına kadar eşlik eder, güzel bir cenaze töreni yaptırır ve yasını tutarım” karşılığını almış
Büyük bir düş kırıklığı yaşamakta olan kral birinci eşinin sesiyle irkilmiş. “nereye gidersen git seninle olurum, seni takip ederim.” diyormuş birinci eşi.
Kral bu yanıt karşısında çok sevinmiş ve kendi kendine şöyle demiş: “Keşke bir şansım daha olsaydı”.
Yaşamda hepimiz dört eşliyiz. Dördüncü eşimiz vücudumuz. Onun güzel görünmesi için ne kadar zaman, kaynak ve çaba harcarsak harcayalım öldüğümüzde bizi terk edecektir.
Üçüncü eşimiz sahip olduğumuz servetimiz ve statümüzdür… Ölür ölmez başkasına yar olacaktır.
İkinci eşimiz ailemiz ve dostlarımızdır. Tüm sorunlarımızı paylaştığımız bu kişilerin en son yapabilecekleri şey bizi gözleri yaşlı olarak bu dünyadan uğurlamak olacaktır.
Birinci eş ise ruhumuzdur. Bir gün bu dünyadan ayrılsak da ruhumuz ismimizi hep gönüllerde bir yıldız gibi parlatacaktır.” (Anonim)00